“Röntgenin Zararları Nelerdir?” sorusunu birçok insanın aklını kurcalayan sorulardandır. Tıbbın birçok alanında olduğu gibi, vücudun görüntülerini oluşturmada iyonlaştırıcı radyasyon kullanan X-ışını görüntülemenin kullanımıyla ilişkili riskler vardır. DNA’ya hasar verecek kadar enerjiye sahip iyonlaştırıcı radyasyon; radyasyon biçimlerinden birisidir.
Röntgen Nedir?
“Röntgenin Zararları Nelerdir?” sorusunu yanıtlarken tanımına da yer vermemiz gerekir. Röntgen, insan vücuduna nüfuz edebilen veya içinden geçebilen; kemiklerin, bazı organların gölge benzeri görüntülerini üretebilen elektromanyetik radyasyon biçimidir. Görüntüler hastalık, yaralanma belirtilerini ortaya çıkarabilir.
Röntgenin tıpta kullandığı prosedürler şu şekildedir:
Sabit röntgen görüntüsü üreten radyografi;
Vücut içindeki hareketin gözlemlenmesini; bazı teşhis, tedavi işlemlerini sağlayan floroskopi;
İnce ayrıntılı durağan görüntüler üreten bilgisayarlı tomografi.
Vücut, röntgen enerjisinin belli kısmını emer. Görüntüleme prosedürleri sırasında alınan cüzi miktarlardaki radyasyon dozları genel olarak olumsuz etki yaratmayacaktır. Ancak yine de dozların mümkün olduğunca düşürülmesi önerilir. Radyasyon onkolojisinde yada tedavisinde kanser hücrelerinin çoğalmasını durdurmak amacıyla büyük radyasyon dozları kullanılır.
Röntgen Güvenli mi?
Teşhis pratiğinde emilen radyasyon dozunun yan etkileri nadirdir. Örneğin göğüs röntgeni (radyografi) ya da kafatası, karın, pelvik bölge, kollar, omuz ya da dizlerin röntgeni benzer biçimde kolay röntgen muayenesinden emilen radyasyon dozu oldukça cüzzidir, yılda alın miktardan düşüktür. Az radyasyon maruziyet derecesinde bile, dozun kansere ya da genetik etkiler oluşturabileceği unutulmamalıdır. Bugüne kadar yapılan insan çalışmasında bu tür etkilere dair pratik kanıt yoktur, ancak teorik olasılık göz ardı edilemez.
Hangi Prosedürler Daha Yüksek Radyasyon Dozlarıyla İlişkilidir?
Bilgisayarlı tomografi (BT); anjiyografi, kalp kateterizasyonu gibi girişimsel prosedürler, göğüs röntgeninden yaklaşık 100 ila 1000 kat daha fazla dozlarda radyasyonla ilişkilidir.
Radyasyonun Sağlığın Üzerindeki Olası Etkileri Nelerdir?
“Röntgenin Zararları Nelerdir?” sorusunun asıl net yanıtını bu başlık altında bulacağız. Çoğu teşhis araştırmasının olumsuz etkisi olmayacaktır. CT gibi yüksek dozlu prosedürler, girişimsel prosedürler yahut çoklu maruz kalma bazı durumlarda biyolojik etkilere yol açabilir. Daha yüksek emilen doz, daha fazla yan etki riski anlamına gelir – ilişki neredeyse doğrusaldır. Olumsuz etkiler cilt kızarıklığı, kısırlık, katarakt, saç dökülmesini içerebilir.
Teşhis, girişimsel prosedürlerde kısırlığa yahut katarakta neden olan radyasyona maruz kaldığına dair hiçbir rapor yoktur. 1 saat ve üzeri süren floroskopi gerektiren girişimsel prosedürler denenen hastalarda düşük ihtimalle radyasyona bağlı cilt zedelenmeleri görülebilir. Teşhis amaçlı röntgenler, nükleer tıp tetkikleri kanser riskinin biraz artmasına neden olur.
Ne Kadar Radyasyon Kabul Edilebilir?
Hastalara verilen radyasyon dozları üzere öngörülen sınırlar yoktur. Prosedür doktor tarafından gerekçelendirildiğinde, hiçbir radyasyon miktarının hasta üzere çok fazla olmadığı anlamına gelir. Doktor, risklere karşı faydaları değerlendirecektir. Birçok uluslararası kuruluş, bilimsel verilere dayalı yönergeler, tavsiyeler oluşturmuştur. Hastanın radyasyona maruz kalmasını azaltmak üzere her türlü çaba gösterilmelidir. Tıbbi amaca hizmet etmeyen muayene, dozu ne kadar küçük olursa olsun uygun değildir.
Röntgen Tesisinin Prosedürü Gerçekleştirmek İçin Güvenli Olup Olmadığını Nasıl Bilebilirim?
Röntgen ekipmanının bakımı kalifiye personel tarafından yapılmalı, periyodik olarak test edilmelidir. Radyasyon güvenliği, hastaların maruz kaldığı dozların yönetimini içerir. Bazı kuruluşlar, ajanslar; güvenlikle ilgili kriterleri karşılayan tesisleri akredite eder.
Gereken Radyasyon Dozunu Alıp Almadığımı Nasıl Bileceğim?
Aşağıdaki ilkeler yararlıdır:
Her inceleme gerekçelendirilmelidir. Amaçlanan inceleme veyahut prosedürün yararları, riskleri dikkate alınmalı, radyasyona maruz kalmayı içermeyen diğer yöntemleri kullanma olasılığı araştırılmalıdır. Bu gerekçelendirme ilkesidir;
1 kez gerekçelendirildiğinde, muayene minimum radyasyon dozu ile yapılmalıdır. Pozlamayı makul ölçüde elde edilebilecek kadar düşük tutarken yeterli görüntü kalitesi elde etmeyi gerektirir. Bu optimizasyon ilkesidir;
Radyasyon dozu, farklı tıbbi prosedürlerde yaklaşık doz seviyelerini gösteren bölgesel, ulusal veyahut uluslararası referans seviyeleri ile karşılaştırılabilir; Gereksiz tekrar muayenelerden kaçınılmalıdır. Özellikle kanser tedavisinde ilerlemeyi izlemek amacıyla bazen tekrar muayenelere ihtiyaç duyulur.
Gereksiz Tekrarlanan İncelemelerden Kaçınabilir Miyim?
Doktorunuzun önceden çektirdiğiniz röntgenlerin sonuçlarına erişmesini sağlayarak gereksiz araştırmaların tekrarlanmasını önleyebilirsiniz. Bu mümkün olmasa bile önceki muayenenin ne zaman yapıldığını doktorunuza bildirmeniz şarttır. Tüm tekrar araştırmalarından kaçınılamaz – örneğin bir tedavinin etkinliğini belirlemek için bazılarına ihtiyaç vardır.
Röntgen Prosedüründen Sonra Radyoaktif Hale Gelir Miyim?
“Röntgenin Zararları Nelerdir?” sorusu aklımıza gelince aklımıza bir diğer soru olarak da “Röntgen Prosedüründen Sonra Radyoaktif Hale Gelir Miyim?” sorusu aklımıza gelir. Buna yanıtı şu şekilde verebiliriz. Röntgen radyoaktiviteye neden olmaz.
Hamileyken Röntgen Tetkiki Yaptırılabilir Mi?
Evet, ancak belirli önlemlerle.
Amaç, doğmamış çocuğun radyasyon maruziyetini en aza indirmektir. Doğmamış çocuğun potansiyel olumsuz radyasyon etkilerine yetişkinlerden veyahut çocuklardan daha duyarlı olduğu kabul edilir. Baş (diş röntgeni dahil), göğüs, uzuvların röntgen muayeneleri gibi birçok araştırma için, hastanın pelvik bölgesi röntgene maruz kalmadığından, doğmamış çocuğa verilen doz çok düşük olacaktır.
Tüm tıbbi olarak gerekçeli prosedürler gerçekleştirilebilir.
Doktorlar; pelvik bölgeyi, doğmamış çocuğu röntgenin doğrudan yoluna sokacak prosedürleri; özellikle floroskopi yahut BT incelemelerini geciktirmeyi düşünebilirler. Prosedür annenin sağlığına gerekliyse doktorlar, doğmamış çocuğa verilen dozu mümkün olduğunca düşük tutmak için özel önlemler alırlar. Örneğin, hamile hastaların pelvik bölgeleri işlem sırasında ek önlem olarak korunabilir.
Röntgenler veya Radyoaktivite Kullanmayan Hangi Alternatif Araştırmalar Mevcuttur?
Ultrason, Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI) röntgenleri veya radyoaktivite kullanmaz. Ultrason; özellikle hamilelikte pelvis, karın muayenesinde; meme, testisler; boyun, uzuvların yumuşak dokularında faydalıdır. Mümkün olduğunda, MRG, baş, omurga, eklemleri taramak için giderek çok fazla kullanılmaktadır.
Baz İstasyonu Zararları. Merak ediyorsanız tıklayın.
Kapsül TV – Radyoloji kanalının “Röntgen Çektirmenin Sağlığa Zararı Var Mıdır?” videosunu izlemek için tıklayın.